20 Eylül 2011 Salı

Sadece diyalog sorunları çözer. Cumhurbaşkanı Gül'ün Almanya ziyareti.

Nüfus çoğunluğumuzun ve geçmişteki ortaklıklarımızdan olan bağlantılar gereği Avrupa'da en yakın olmamız gereken ülkenin Almanya olması gerekiyor. Ama her nedense kendi içimde bile tarihteki ortak başarısızlıklarımızdan ve 1990'lar dan itibaren AB'ye üyeliğimiz konusundaki realist tutumlarından dolayı hayal kırıklığı hissediyorum. Birbirini çoktandır tanıyan birbirine mesafeli duran iki eski ortak.
Cumhurbaşkanı  Gül'ün resmî ziyaretinde yapılan açıklamalar, iki ülkenin ilişkisini yansıtıyor. Gül ve Wulff kişisel olarak birbirlerine samimi davransalar da iki ülke arasında resmî ve politik düzeyde çok büyük mesafe olduğu hissediliyor.
Almanya’nın görevi, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği için çalışmaktır. Merkel hükümetinin Türkiye için ‘stratejik ortaklığı’ savunup, bu yönde bir politika izlemesi, her iki ülkenin ve insanlarının olumlu ilişkilerine ters düşüyor. Takdir edilmesi gereken diğer bir hususta Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ünBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan farklı olarak  bunu dile getirmesi ve taleplerini gösterişli biçimde değil de, devlet adamı üslubuyla dile getirmiş olmasıdır. Türkiye Avrupa’ya aittir. Neyse ki her iki taraf da, Türkiye’nin AB üyeliğinin hemen gerçekleşemeyeceğinin bilincinde. CDU milletvekili Thomas Kossendey bundan 10 yıl önce Türkiye'nin, ‘dış politikada müzakere edebilen, iç politikada ise istikrarlı bir ülke' olmasını temenni ettiğini söylemişti. Bu isteği gerçekleşti. Bunun sonucu iyi değerlendirilmeli.